Derin Öğrenme
Merhabalar sevgili
takipçilerimiz,
Bir önceki yazımızda makine
öğrenmesi fonksiyonları, kullanım alanları ve çeşitli detaylarına değinmiştik.
Bu yazımızda son zamanlarda makine öğrenmesinden daha fazla önem kazanan derin
öğrenme kavramından bahsedeceğiz.
Yapay zeka adıyla çıkılan yolda,
gün geçtikçe farklı algoritmalar ve kavramlar meydana çıktı. Bununla birlikte
problemlere daha detaylı yaklaşma amacıyla, az hata payı ile daha büyük
verilerin analizini hızlandırılmış şekilde yapma ihtiyacı doğdu. Bu serüvenin
en başında yapay zekadan sonra makine öğrenmesi kavramının bu alanda nasıl
geliştirildiğinden ve hemen hemen işlenebilir çoğu veriyi bilgisayar ortamında anlamlandırma
konusunda çeşitli algoritmalar kullanıldığından önceki yazımızda bahsetmiştik.
Yeni yöntemlerin gelişmesi ve verinin büyümesiyle makine öğrenmesinin yeterli
olmadığı düşünülmeye başlandı. Bu sebeple son zamanlarda derin öğrenme
kavramına olan ilgi oldukça arttı ve çok sık duymaya başladık. Bazı kaynaklarda
derin öğrenmeyi makine öğrenmesi yöntemlerinden saydıklarını görürüz. Aynı
zamanda çoğu kaynakta da makine öğrenmesinin devamı niteliğini taşıyan alt alan
olarak tanımlanmaktadır.
Derin öğrenme, insan beynindeki
öğrenme sürecini basit makine öğrenme modellerinden daha fazla taklit etmeyi
amaçlayan, giderek daha karmaşık olan hiyerarşik modeller yaratan makine
öğreniminin bir devrimidir. Derin öğrenmenin asıl ortaya çıkışı insanın öğrenme
modelinin makinelere (bilgisayarlar) öğretilmesi ve sorunların da bu doğrultuda
en az hata ile sonuçlanması ve anlamlandırılması ihtiyacından
kaynaklanmaktadır. İnsan beyninde öğrenme nöronlar dediğimiz sinir hücreleri vasıtasıyla
gerçekleşen olaydır.
Kısaca derin öğrenme, veri işlemede ve karar vermede kullanmak amacıyla kalıplar oluşturmada insan beyninin çalışmalarını taklit eden bir yapay zeka işlevidir. Derin öğrenme, yapılandırılmamış veya etiketlenmemiş verilerden denetimsiz öğrenebilen ağlara sahip, yapay zekada (AI) makine öğreniminin bir alt kümesidir. Derin sinirsel öğrenme veya derin sinir ağı (deep neural network) olarak da bilinir.
Derin öğrenme, dijital çağın
bütün alanlarında iç içe hızlı bir geçiş yapmıştır. Basitçe büyük veri olarak
bilinen bu veriler, birçok farklı kaynaktan elde edildiği gibi aynı zamanda bu
kadar fazla miktarda veriye kolayca erişilebilir bir ortam da oluşturulmuştur.
Çeşitli platformlardan hangi alanda bir veriye ihtiyacınız varsa ulaşmak artık
çağın getirdiği büyük bir kolaylık diyebiliriz. Bununla birlikte, normalde
yapılandırılmamış olan veriler o kadar geniştir ki, insanların bunları anlaması
ve ilgili bilgileri çıkarması uzun yıllar alabilir. Şirketler bu bilgi
zenginliğinin ortaya çıkarılmasından kaynaklanabilecek inanılmaz potansiyeli
fark etmekte ve otomatik destek için giderek artan oranda yapay zeka
sistemlerine uyum sağlamaktadır.
Derin Öğrenme Kullanım Alanları
Derin öğrenme, yapay zekanın
birçok alanında uygulanabilir. Derin öğrenme uygulamalarından bazıları şu
şekildedir.
Otomatik Sürüş: Otomatik sürüş
günümüzde yaygınlaşan konulardan biri haline geliyor. Çeşitli şirketler, insan
gözetimini gerektirmeyen otomatik bir araç oluşturmak için derin öğrenme
tekniğini uygulamaktadır. Dur işaretleri ve trafik ışıkları gibi nesneleri
otomatik olarak algılarlar. Ek olarak, derin öğrenme, yayaları tespit etmek
için kullanılarak kazaları azaltmaya yardımcı olur.
Makine Çevirisi: Derin öğrenme
sayesinde farklı çeviri hizmetlerine erişebiliyoruz. En popüler olanlardan biri
olan Google Translate, kullanıcının bir dili kolayca çevirmesine yardımcı olur.
Derin öğrenme bu uygulamanın gelişmesine yardımcı oldu. Sadece bir kelime
çevirisi ile başlamasına rağmen büyük bir ilerleme sağlanmıştır.
Sanal Asistanlar: Derin öğrenmenin
en popüler uygulaması sanal asistanlardır. Siri, Alexa ve Google Asistan gibi,
bu dijital asistanlar kullanıcılarını anlamak için derin öğrenmeden büyük
ölçüde faydalanıyor ve aynı zamanda uygun yanıtı veriyor. Asistanla yapılan her
etkileşim, kullanıcının sesini ve aksanını anlama ayrıca kullanıcının
davranışlarını inceleme fırsatı sunar. Sanal asistanlar, en sevdiğiniz
yerlerden en sevdiğiniz şarkılara kadar değişen konular hakkında daha fazla
bilgi edinmek için derin öğrenmeyi kullanır.
Görsel Tanıma ve Sınıflandırma:
Derin öğrenme; görüntü sınıflandırması, nesne algılama, görüntü geri yükleme ve
görüntü segmentasyonu için büyük ölçüde doğruluk sağlamıştır. Elle yazılmış
rakamlar bile tanınabilir. Derin öğrenme muazzam sinir ağlarını kullanarak,
insan görsel sistemleri tarafından gerçekleştirilen görevleri otomatikleştirmek
için makinelere öğretmektedir.
Sağlık Hizmeti: Derin öğrenme
tıbbi teşhis ve araştırmada önemli bir rol oynamaktadır. Hayatı tehdit eden
hastalıkların teşhisi, patoloji sonuçları ve tedavisi, hastalıkların
gelecekteki risklerini tahmin etmek için standardizasyona ve genetiğin anlaşılmasına
neden olur. Yeniden kabul edilme sağlık sektöründe büyük bir sorundur ve derin
öğrenme bununla mücadeleye yardımcı olmaktadır.
Kişiselleştirme: Her platform
şimdi ziyaretçilerine insani bir dokunuşla kişiselleştirilmiş deneyimler sunmak
için chatbotları kullanmaya çalışıyor. Derin Öğrenme, Amazon, E-Bay, Alibaba,
vb. e-ticaret devlerinin ürün önerileri, kişiselleştirilmiş paketler ve
indirimler şeklinde sorunsuz kişiselleştirilmiş deneyimler sağlama ve festival
sezonunda büyük gelir fırsatlarını belirleme çabalarını güçlendiriyor.
Dolandırıcılık Tespiti:
Bankacılık ve finans sektörü de derin öğrenme uygulamasından faydalanmakta,
özellikle para işlemleri dijitalleşmektedir. Ayrıca, finans kurumlarının
milyarlarca dolar tasarruf ve sigorta tasarrufu sağlayan sahte kredi
kartlarının tespit edilmesine yardımcı olacak uygulamalar geliştirilmektedir.
Doğal Dil İşleme: İnsanın
öğrenebileceği en zor görevlerden biri dil ile ilişkili karmaşıklıkları
anlamaktır. İnsanlar bir dili kolayca kavramakta zorlanırlar. Anlam, söz
dizimi, ton, ifadeler ve hatta alayları ilk etapta kolayca anlayamazlar. Derin
öğrenmede, makineler aynı şeyi başarmak ve insan benzeri tepki ve
kişiselleştirilmiş ifadeler geliştirmek için eğitilir. Ayrıca dilbilimsel
nüansları yakalamaya ve soruları cevaplamaya çalışırlar. Aynı zamanda kelime
öbekleri ve cümleler oluşturmak için kelime yerleştirme ile bir bütünlük
yakalamaya çalışılmaktadır.
Derin öğrenme modellerinin
gelişiminin hızlanması ve önümüzdeki birkaç yıl içinde daha da yenilikçi
uygulamalar oluşturması bekleniyor.
Derin Öğrenme ve Biyoinformatik
Tanımlama kısmından da
öğrendiğimiz gibi, derin öğrenme aslında büyük verilerin incelenmesi ve
analizinde son zamanlarda geliştirilmiş olan en işlevsel yöntemdir. Biyoloji ve
genetik alanı büyük veri açısından oldukça zengin iki alandır. Biyolojik
verinin analizini yapmakta derin öğrenme yaygın bir biçimde kullanılmaktadır.
Genomik, proteomik, hastalık teşhisleri, biyomedikal sinyal işlemesi vb. birçok
konuda yapılan çalışmalar bulunmaktadır.
Biyolojik verinin anlaşılabilir
bir bilgiye dönüştürülmesi, biyoinformatik alanının asıl hedefidir. Dizileme
metodları sayesinde işlenmemiş sekans verilerini elde etmek kolaydır ancak bu
verinin anlamlı bir bilgiye dönüşmesi, çıkarımlar yapmak ve bir sonuca varmak
açısından önemlidir.
Derin öğrenme ile oluşturulan bir
modele, DNA sekansı, mikrodizi gen ekspresyonu, üç boyutlu amino asitler
arasındaki mesafe, genomik diziden elde edilen veriler gibi değişik veri
tipleri input olarak verilebilir. Daha sonra bu veriler kullanılarak; bir
proteinin yapısı tahmin edilebilir, gen ekspresyonu düzenlemesine dair bilgi
edinilebilir, proteinler sınıflandırılabilir veya normalin dışında gerçekleşen
bir olay -örneğin kanser- tespit edilebilir.
Derin öğrenme nörodejeneratif
hastalıkların teşhisinde de kullanılmaktadır. Yapılan çalışmalara göre
Alzheimer hastalığı, şizofreni ve beyin tümörleri, biyomedikal görüntülerin input olarak kullanılmasıyla teşhis edilebilir. Manyetik rezonans
görüntüleme(MRI), pozitron emisyon tomografisi(PET), histopatolojik görüntüler
vb. teknikler biyomedikal görüntüleri oluşturan yöntemlerdir.
Bu yazımızda derin öğrenmeye
giriş olması açısından bir tanımlama yapmaya çalıştık. Umarız faydalı olmuştur.
İlerleyen zamanlarda daha detaylı araştırmalar da yapabiliriz.
Kaynakça
Min, Seonwoo & Lee, Byunghan
& Yoon, Sungroh. (2016). Deep Learning in Bioinformatics. Briefings in
Bioinformatics. 18. 10.1093/bib/bbw068.
Türkiye Yapay Zeka Platformu, 6 Kasım 2020 tarihinde İstanbul/Kağıthane’de kurulmuştur. Kurucusu Yapay Zeka Mühendisliği Öğrencisi Emirhan BULUT, yüksek ve benzersiz inovasyon fikri ile platformu dünyaya sunmuştur. İnsanların derin öğrenme ve makine öğrenimi üzerinde çalışmaları günümüzde oldukça arttı. Artan bu çalışmalar yapay zekanın kısa sürede oldukça gelişmesine sebep oldu. Türkiye’de bu anlamda çalışmalarımızı sürdürme gayretindeyiz. Dünya’da bağımsız olarak hızla gelişen teknoloji artık yapay zeka dünyasında büyük bir ivme ile kendini göstermektedir. Türkiye’de yapay zeka alanında gelişimin önemli boyutlarda olması nedeniyle Türkiye Yapay Zeka (Turkey Artificial Intelligence) hızla çalışmaktadır. Platformumuzun amacı, dünyada bulunan insanların yapay zeka alanında refahını artırmak ve insan hayatını kolaylaştırmaktır. Bu amaç doğrultusunda platformumuz çalışmalarını dik duruşuyla devam ettirmektedir. Platformumuzun bir diğer kuruluş amacı ise, dünyada iyiliği artırmak, yapay zekanın kullanımını insanların hayatını kolaylaştırmak ve refahını artırmak için benzersiz projeler üretmektir. Yapay Zeka Mühendisliği Sıralama adı altında kurulan ilk ve tek yapay zeka platformudur. Yapay zekayı insan yararına geliştirmeyi teşvik etmektedir.
YanıtlaSil